Kayıtlar

Osman Hamdi Bey

30 Aralık 1842 yılında İstanbul’da doğmuştur. Osmanlı arkeolog, müzeci, ressamdır. Kadıköy’ün ilk belediye başkanıdır. İlk Türk arkeologu kabul edilir. En önemli kazısı Sayda Kral Mezarlığı (Lübnan) kazılarıdır. Bu kazılar sırasında dünyaca ünlü İskender Lahdi’ni bulmuştur. Osman Hamdi Bey “İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin” 29 yıl müdürlüğünü yapmış ve müzeyi dünyanın sayılı müzeleri arasına ekletmiştir. İlk Türk ressamlarından birisidir ve Türk resminde figürlü kompozisyon kulanan ilk ressam olarak tarihe geçmiştir. 24 Şubat 1910 yılında İstanbul da ölmüştür.

Galata Kulesi

Galata, İstanbul şehrinin Beyoğlu ilçesinde bulunan bir kuledir. Adını bulunduğu semt olan Galata’dan almakta olup şehrin sembollerinden biri konumundadır. Bizans İmparatorluğu ile ittifak halinde olan Cenevizliler tarafından 1267’de, Haliç’in Kuzeyinde bulunan Galata’da “Pera” adı verilen bir koloni kuruldu. Bu koloninin hakimiyet alanı zaman içinde Bizans tarafından verilen izinlerle genişlerken Cenevizliler, kuzeydoğu yönündeki tepeye doğru bu izinlere uygunsuz bir şekilde hakimiyet alanını arttırarak 1335-1349 yılları arasında bölgede sur ve kuleler inşa etti. Bu çalışmalar kapsamında, tepesinde bulunan haçtan ötürü o dönem Kutsal Haç Kulesi (Turris Sancte Crucis) olarak anılan Galata Kulesi de 1348 yılında inşa edildi. UNESCO, 2013’te kuleyi Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil etti.

Kız Kulesi

Kız Kulesi, hakkında çaşitli rivayetler anlatılan, efsanelere konu olan, İstanbul Boğazı'nın Marmara Denizi'ne yakın kısmında, Salacak açıklarında yer alan küçükadacık üzerine inşa edilmiş yapıdır. Üsküdar'ın sembolü haline gelen kule, Üsküdar'da Bizans devrinden kalan tek eserdir. MÖ 24 yıllarına kadar uzanan tarihi bir geçmişe sahip olan kule, küçük bir ada üzerine kurulmuştur. Bazı Avrupalı tarihçiler buraya "Leander Kulesi" derler. Kule hakkında birçok rivayet bulunmaktadır. İlk olarak Yunan döneminde bir mezara ev sahipliği yapan bu ada Bizans döneminde inşa edilen ek bina ile gümrük istasyonu olarak kullanılmıştır. Osmanlı döneminde ise gösteri platformundan, savunma kalesine, sürgün istasyonundan, karantina odasına kadar birçok işlev yüklenmiştir. Asıl görevi olan yüzyıllardan beri varlığı ile insanlara, geceleri ise geçen gemilere göz kırpan feneri ile yol gösterme işlevini hiç kaybetmemiştir. Geçmişten geleceğe en çok da düşlere yol göstermektedir

Tozkoparan İskender

Okçuluk eski dönemlerden beri olan bir türk sporudur. Ben size bir kemankeşten bahsedeceğim. Adı Tozkoparan İskender. Tozkoparan İskender'in hayatı hakkında malumatlar net değildir. İskender'in "Tozkoparan" lakabını nasıl aldığına dair rivayetler vardır. Bir rivayete göre okçuluk talimi yaparken yayın toz olarak adlandırılan kısmını koparmıştı. Bunu gören Yıldırımlı Baba ona "Tozkopran" lakabını vermiştir. Olağan üstü kuvvetine ilişkin birçok hikaye anlatılır. Yavuz Sultan Selim'in İran ve Mısır seferlerine katılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun çeşitli illerinde 10 ayrı rekor kırmış daha sonra bu rekorlar geçilememiştir. En uzak rekorunu Akruri Menzili'nde 1281,5 gezle kırmıştır. 846 metrelik olan bu mesafe bir dünya rekorudur.